Hafıza, yalnızca kelimelerle değil; koku, ses, tat, dokunma gibi duyularla da yazılır. Duyusal hafıza çalışmaları, zihnimizde derin izler bırakan bu duyusal katmanları tanımaya ve dönüştürmeye odaklanır.

Danışmanlık sürecimde, özellikle kokunun güçlü tetikleyici etkisinden yararlanırım. Çünkü koku, limbik sistem üzerinden doğrudan duygusal belleğe ulaşır ve çoğu zaman kelimelerle ifade edemediğimiz anıları görünür kılar. Bir koku, bilinçdışında saklanan bir hatırayı saniyeler içinde canlandırabilir. Bu özellik, terapötik süreçlerde benzersiz fırsatlar sunar.Duyusal hafıza çalışmaları, travma sonrası stres tepkileri, kronik stres, duygusal regülasyon güçlükleri ve nostalji odaklı çalışmalar için etkili bir destek yöntemidir. Görüşmelerde; kokusal materyaller, imajinasyon teknikleri ve mindfulness tabanlı duyusal farkındalık egzersizleri gibi araçlar kullanırım. Böylece geçmişin ağırlığı, yalnızca zihinsel bir yük olmaktan çıkar; duyularla yeniden anlamlandırılabilecek bir deneyime dönüşür.

Kokuların yanı sıra, ses ve dokunma duyusu da hafıza haritalarını şekillendirir. Bireyin güvenli bir alanda, duyusal deneyimlerine dikkatle yaklaşması; duygusal süreçlerini daha sağlıklı bir temelde ele almasına imkan tanır.Duyusal hafıza çalışmaları, zihinsel dayanıklılığı ve öz farkındalığı derinleştirmek için eşsiz bir kapı aralar. Bu kapıdan geçmek, yalnızca hatırlamak değil, aynı zamanda yeni bir anlam inşa etmektir.